Aleksandr Borodin | |
---|---|
1865 yılına ait bir fotoğrafı. | |
Doğum | Aleksandr Porfiryeviç Borodin 12 Kasım 1833 Sankt-Peterburg, Rusya |
Ölüm | 27 Şubat 1887 (53 yaşında) Sankt-Peterburg, Rusya |
Meslek | Besteci, kimyacı |
Evlilik | Ekaterina Protopopova (e. 1863-1887) |
Çocuk(lar) | 1 |
Aleksandr Porfiryeviç Borodin (Rusça: Александр Порфирьевич Бородин), (12 Kasım 1833 - 27 Şubat 1887), Rus besteci ve kimyacı. Rus Beşleri olarak anılan besteci grubunun üyesidir.
Yaşamı
1833’de Sankt-Peterburg’da Luka Semyonovich Gedeanishvili adında bir Gürcü prensin gayrimeşru oğlu olarak doğdu. Babası onu kendi yerine, serflerinden Porfiry Borodin’in evladı olarak kaydettirdi. Piyano derslerini de kapsayan iyi bir eğitim aldı. Erken yaşta hem bilim hem de müzikte kabiliyet gösterdi. Daha sonraları her iki alanda yoğun bir yaşam sürdü ve 54 yaşında katılığı bir balo sırasında ani bir kalp krizi sonucu öldü.
Kimya çalışmaları
24 yaşında kimya doktorasını tamamladıktan sonra Almanya’da Heidelberg’de Emil Erlenmeyer’in Laboratuvarında üç sene benzen türevleri üzerine çalıştı. Bu dönemde bir süre de Pisa’da organik halojen bileşikleri üzerine çalışma yapan Borodin 1862’de yayınlanan bir deneyde benzilklorid’de , flor’un klor’la nükleofil yer değişmesini ilk olarak ele alan kişiydi. 1939’da Hunsdiecker tarafından yayınlanan ve Batı ülkelerinde Hunsdiecker reaksiyonu olarak bilinen benzer bir reaksiyon Sovyetler Birliği tarafından "Borodin reaksiyonu" olarak adlandırıldı. Rusya’ya döndükten sonra küçük aldehidlerin self-kondansasyonu üzerine çalışmaları 1864 ve 1869’da yayınlandı ve bu alanda August Kekule rekabet etti. Aldol reaksiyonunun keşfi Charles-Adolf Wurtz ile birlikle Borodin’e atfedilir. 1872’de Rus Kimya Cemiyetine aldehid reaksiyonlarında alkole benzer özellikleri olan bir yan ürünün ortaya çıktığını bildirdi ve aynı yıl yayınlanan Wurtz’un makalesindeki bileşiklerle olan benzerliğine işaret etti. 1872’de yayınlalan son bilimsel makalesinde amid reaksiyonları ve hayvan idrarından üre elde edilmesi yöntemleri konu edildi.
İkili mesleki yaşam
Almanya’da bulunduğu sırada daha sonra eşi olacak Yekaterina Sergeyevna Protopopova ile tanıştı ve yetenekli bir piyanist olan eşi onun müzik beğenisinin Mendelsson’dan Schumann, Chopin ve Liszt’e yönelmesinde etkili oldu. 1862’de Sankt-Peterburg’a dönerek Tıp-Cerrahi Akademisinde hocalık yapmaya başladı. 1887’deki ölümüne kadar bestecilik ve kimyacı olarak yoğun vaktini alan uğraşıları - ki bunlar araştırma, hocalık, öğrencilerine tez danışmanlığı yapma, akademi dışında ders verme ve bilimsel yayınları tercüme etmeyi de kapsamaktaydı - arasında adeta cambazlık yaptı. Bir keresinde “kışın , sadece derslere gidemeyecek kadar bitkin olduğumda beste yapabiliyorum” diye yazmıştı. “Böylece dostlarım alışılmış şekilde sağlıklı olmamı değil hasta olmamı temenni ediyorlardı.”
Özel yaşamındaki karmaşa
Bu ikili mesleki yaşamı Borodin’in evinde sevimli bir karmaşaya yol açıyordu. Besteci Rimsky-Korsakov hatıralarında bu durumu şöyle nakletti: ”Onu ziyaret ettiğimde sıklıkla yan dairedeki laboratuvarında çalışmakta olur işini bitirip benimle birlikte evine geçip müzik işlerine, sohbetlerine dalardı. Aniden fırlar, bir şeylerin kaynayıp yanmadığını kontrol amacıyla, laboratuvara koşardı. Bu sırada koridorlar inanılmaz bir sesle söylediği yedili sekizli melodi sekanslarıyla dolardı.”
Bunların yanı sıra, Arkadaşlarına, öğrencilerine ve özellikle akrabalarına karşı iyi huylu cömertliği evinin 1960’larda moda olan şekilde ücretsiz han gibi dolmasına yol açıyordu. Tarihçi Richard Anthony Leonard’a göre: “...İnsanlar günün veya gecenin her saatinde evin içinde oradan oraya oğul veren arılar gibi dolanıyordu. Tüm yataklar dolduğunda koltuklar, koridorlar veya sandalyelerde kestiriyorlardı ; pek seyrek olmayarak Borodin’in yatağında yatanlara da rastlanıyordu. Ev genellikle bir karışıklık ve düzensizlik yuvasıydı. Buraya taşındıktan beş yıl sonra bile karı koca Borodin’ler kitap ve müzik materyali kümeleri, tamamen yerleştirilmemiş eşya paketleri arasında yollarını arıyorlardı... Borodin, en son ne zaman yemek yediğini hiçbir zaman hatırlamış gibi görünmediği için öğünler -akşam saat 11’de başlayan öğle yemekleri- gibi , aklın almayacağı biçimde düzensizdi. Geçici misafirler, akrabalar ve kısmen yabancıların yanı sıra bir kedi kolonisi de -bir kedi özgürlüğü salonu olarak algıladıkları Borodin konağında- sofradaki yerini alırdı. Tüm bu nedenlerle Borodin müzikte çağdaşları kadar verimli olamadı.
Müzik çalışmaları
1862’de tanıştığı Mily Balakirev’den bestecilik dersleri aldı ve bestelediği ilk senfoni 1869’da onun yönetiminde icra edildi. Aynı yıl başladığı ikinci senfoni 1877’de Eduard Napravnik yönetiminde icra edildi ve dikkate değer bir beğeni sağlamadı. Ancak Rimsky-Korsakov’un yaptığı küçük orkestrasyon değişiklikleri sonrası 1879’da yine onun yönetiminde başarı kazandı.
1869’da ilk başladığı eser olan 2. Senfoni’nin yanı sıra bazılarınca en başarılı yapıtı olarak kabul edilen, aynı zamanda en iyi Rus tarihsel operaları arasında sayılan Prens İgor’a başladı. Bugün konserlerde ayrı bir parça olarak da çalınan ve Borodin’in en tanınan eseri olan ‘Polovets Dansları’ bu opera içinde yer alır. Maalesef Prens İgor Borodin tarafından yarım kalmış ve ölümünden sonra Rimsky-Korsakov ile Alexander Glazunov tarafından tamamlanmıştır. Çok tanınan diğer eserlerleri arasında Orta Asya Steplerinde adlı senfonik şiiri ile iki tane yaylı çalgılar dörtlüsü de vardır. Bu dörtlülerin ikincisindeki “nocturne” adlı bölüm bestecinin güçlü lirisizmini gösterir. 1882’de başladığı üçüncü senfoni ölümünden sonra Glazunov tarafından tamamlanmıştır.
Eserleri lirik gücü ve zengin armonileriyle tanınır. Batılı bazı bestecilerin etkilerinin yanı sıra bestelerinde Rusya’ya has tadlar de inkar edilmeyecek biçimde hissedilir. Tutkulu ve alışılmadık armoniler içeren müziği Claude Debussy ile Maurice Ravel üzerinde güçlü tesir bırakmış Ravel 1913’te "À la manière de Borodine" isimli bir beste yapmıştır.